İstanbul Üniversitesi, Biyoloji Fakültesi
İki yıl öncesinde projeye başladığımızda bir fikrin tohumları atılmıştı. Pratiğe dökülmek ve felsefesine uygun olarak dünyayı değiştirmeye başlamak açısından aslında detaylıca düşünülmüş bir fikirdi. Bu fikri hayata geçirmek için çıktığmız yolda çok değerli ve başarılı insanlardan eğitimler aldık. Bu sayede çocuklarımızla buluştuğumuz zaman bizler de bilinçli hareket edecektik. Bir çocuğun hayatını değiştirme fikriyle yeşeren bu projede, aslında bizler de kafamızın içindeki kalıpların, korkuların ve sebeplerin farkına vardık. Çocukların bir bilinç olduğunun unutulduğu zamanlarda aslında bunu fark etmenin en güzel yolunu bulmuştuk. Çünkü aldığımız eğitimler sonucunda gördük ki, ortak korkularda, kalıplarda ve hayallerde buluşuyoruz çocuklarla. Onlar da herkes gibi en temelde anlaşılmak ve anlatmak istiyorlardı. Onların yanında olurken, kendi yenilenmemizi de başlatmamız aslında bu projeyi başka bir boyuta taşıdı. Sadece bir kişiden, bir çocuktan ibaret değildi. Domino taşlarından ilkini düşürmekti aslında yaptığımız. Dokundukça büyüyen ve yayılan bir etkisi vardı. Çocukların iç dünyasını ya da tavırlarını yorumlamadan önce anlamak ve görmeye başlamak, geri bildirim almamızda en önemli nokta oldu.
Bu eğitimler, toplantılar ve arkadaşlarımızla paylaştığımız anlar sonucunda çocuklarımızla buluşma zamanı gelmişti. Bu süreçten sonra ben yola Asiye ile çıktım. Aslında ona arkadaşlık etmek istememde birçok sebep vardı. En önemlilerinden birisi de, Asiye’nin insanlarla iletişim kurmakta ciddi bir direnç geliştirmiş olmasıydı. Konuşmak ve kendini ifade etmek konusunda susturulmuş ve bu duruma da öğrenmiş, alışmıştı. Kendi için bir konfor alanı oluşturmuştu ve buradan onu çıkaracak eylemlerden uzak duruyordu. Zaten onu daha öncesinden tanıdığım için, en başta bana duvarlar örmemişti. İletişim kurmakta başta biraz yavaş ilerlesek de ilk günün sonuna doğru rahatça konuşabiliyorduk. O an anladığım şey ise Asiye’nin aslında konuşmaya hazır ve hevesli olduğuydu. O bu konfor alanını seçmemiş de mecbur bırakılmış gibiydi. Hayat koşuşturması içinde Asiye’yi unutmuşlar gibiydi. Aslında onun ihtiyacı olan şey, birisinin ona ” sen nasılsın?” diye sormasıydı. Zaman geçtikçe birbirimizle konuşmak konusunda ikimiz de ilerleme kaydettik. Asiye ile birlikte öğrendik ve geliştik esasında. Yaptığımız etkinlikler, oynadığımız oyunlar ve izlediğimiz filmler konuşmalarımıza referans oluyordu. Asiye en çok “evet-hayır” oyununu oynamayı seviyordu. Bu oyun sayesinde aslında kısa cevaplar vermek yerine anlatıyordu. Onun ne düşündüğünü daha net çizgilerle anlıyordum bu sayede. Kendini daha çok anlatmaya başlamış ve bunun ötesine geçip sorular da sormaya başlamıştı. Merak ettiği şeylerin ışığa kavuşmasının ardından, merak ettiği şeyler de artmaya başlamıştı. Asiye ile en özel anlarımdan birisi bana korkularından bahsettiği andı aslında. Kurduğumuz bağ ve güven sayesinde belki de daha önce hiç anlatmadığı kaygılarından bahsetti. Birlikte yaptığımız kültür gezisinde birlikte sinema müzesine gittik. Çünkü Asiye korku filmlerinden çok etkileniyordu. Onun bazı şeyleri görerek daha net anlayabileceğini düşündüm. Nitekim öyle de oldu. Bu geziden sonra Asiye bu açıdan rahatlamıştı. Aslında yaptığım onun yanında olarak ve en önemlisi onu dinleyerek rahatlatmaya çalışmaktı. Zaten çocukların da en çok buna ihtiyaçları vardı. Bu sayede en başta düşündüğüm durumun doğru olduğunu fark ettim. Asiye net, formül gibi çözümler aramıyordu aslında. Tek istediği birinin onu dinlemesi ve onunla alakalı şeyleri merak etmesiydi. Benimle geçirdiği zamanlardan sonra yavaş yavaş kendini diğer insanlara da açmaya başlamıştı. Bu dönemin sonuna doğru Asiye daha ilk kez gördüğü insanlarla bile iletişime geçiyor ve anın içinde yaşıyordu. Onunla paylaştığımız birçok andan bir tanesi de toplumsal eşitlik kitini oynadığımız gündü. Farkında olmadan çocuklarının zihinleri içinde ne kadar kalıbın yerleşmiş olduğunu gördüm. Yaygın olanı doğru kabul etmişti bazı yerlerde Asiye. Fakat bir o kadar da doğru olanı öğrenmeye açıktı. Kendi evleri içinde toplumsal kadın ve erkek rolleri net sınırlar içinde değildi esasında. Babasını evi temizlerken görüyordu mesela. Bu açıdan toplumsal eşitlik kitini oynamak zaten öğrenmeye açık olduğu şeyleri hızlandırdı. Projenin başından sonuna kadar yaptığımız her etkinliğin ve aldığımız her eğitimin bir şeyleri değiştirdiğini ve geliiştirdiğini tecrübe ettim. Sadece Asiye için de değil, onun ailesi, arkadaşları ve benim için de değişen, gelişen epey nokta oldu. Aslında bir kişiye dokunmanın yayılmak olduğunu bu projeyle anladım.
Asiye ile geçirdiğimiz zaman boyunca en temelinde yapmak istediğim şey kendinin farkına varmasıydı. Hayallerinde bile özgür olmamasını istemedim. Onun düşündüklerinin, hislerinin önemsendiğini ve dinlemeye değer olduğunu anlamasını istedim. Bu sebeple geçirdiğimiz aman sonunda Asiye’nin gelişimini görüyor olmak çok kıymetliydi. İstediğinde başarabileceklerinin farkına varması şimdi en önemli olan şey. Kim olacağına ve kim olduğuna karar verecek güç onda var. Biz onunla birlikte bunun temellerini atmaya başladık aslında. Geldiğimiz noktada gördüğüm Asiye ile gerçekten gurur duyuyorum.