2018 yılında Türk Üniversiteli kadınlar derneği ile yolları kesişen Beril Başaran öncelikle üniversiteli genç kadınların eğitim ve öğrenimlerini desteklemek için TÜKD İstanbul Şubesiyle işbirliği yaparak Mina Başaran adına eğitim bursu vermeye başladı. Hiç şüphesiz bu birliktelik her iki taraf için de sadece bir burs değildi. Zamanla oluşan bu gönül bağının sıcaklığı ve dürüstlüğü kızların aklına yeni fikirler ve projeler düşürdü. Beril hanım bu fikirleri daha iyiye taşımak için büyük bir açık yüreklilikle adımlar attı ve Mİna’nın çocukları projesi hayat buldu. Projenin ilk adımında hayatını kaybeden 11 genç kadının anısını yaşatmak için gönüllü 11 üniversiteli genç kız kolları sıvadı. Kendi eğitimlerine başarıyla devam ederken, bir yandan da kendi yörelerindeki çocuklara destek olma isteği ve ümidiyle yola çıktılar. Hem kişisel donanımları hem de çocukların gelişimi için alanından uzman kişilerden eğitimler aldılar, atölyeler yaptılar. Ardından memleketlerine gidip 10-14 yaşlarındaki pırıl pırıl gözlerle bakan kardeşlerini buldular. Böylelikle projenin ikinci ayağı başladı.
Mina’nın Çocukları ortak aklın süzgecinden geçmiş, umutla beslenmiş, geçmişi, şu anı ve geleceği yani yaşanabilecek tüm anları kucağında toplamış, sevginin her haliyle beslenmiş kolektif bir üretimin sonucudur. Bu üretimin inşası ise daha umutlu ve mutlu bir dünyanın var olabileceği gerçeğini karşılar. Projemizle 10-14 yaş arası ihtiyaç sahibi kız veya erkek çocuklarının maddi ve manevi gelişimlerine destek olmak, onlara kendilerini var etme yolculuklarında yoldaşlık etmek, sevgi ve değer görme duygularına hasret olan bu çocuklara kendilerine güven duymayı, bedenlerini ve kimliklerini sevmeyi, her türlü ayrımcılığa karşı durabilmeyi yani kısacası dokunduğumuz çocuklar vesilesiyle toplumun bilincini yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Fakat biz şunu çok iyi biliyorduk ki inşa edeceğimiz bu gerçeklik doğru bilgi ve deneyimlerle desteklenmediği takdirde sağlam olmayacaktı. Bu sebeple projeyi iki ayaklı olacak şekilde yürüttük. İlk aşamada projede yer alan ve sayısını sembolik olarak belirlediğimiz on bir arkadaşımızla beraber iletişim kuracağımız çocuklara da zarar vermemek adına alanında uzman psikologlardan bir yıl boyunca ayda iki defa olmak üzere eğitimler aldık. Bu eğitimlerde çocuklarla nasıl iletişim kurulur, çocukların zihinsel gelişim basamakları, sosyal ortama uygun davranış modelleri, zeka geliştirici oyunlar oynamayı öğrendik. Bu doğrultuda aldığımız son derece verimli olan eğitimlerden başlıcaları; zaman yönetimi, toplumsal cinsiyet eşitliği, davranış modelleri, yeşil yakalı olmak, sağlıklı kızgınlık gibi konulardı.Bu eğitimleri filmler ve kitaplarla destekledik.
Projemizin ikinci aşamasında ise haziran ayı itibariyle Türkiye’nin on bir farklı şehrinden on bir çocukla buluştuk. Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Mardin, Van, Adana, Yalova, Ordu, Diyarbakır, Manise ve İstanbul’dan on bir çocuğumuz ve birbirinden farklı on bir hikayemiz oldu. Üç ay boyunca sürecek olan ve iki haftada bir düzenli olarak yapacağımız görüşmelerde yürüteceğimiz faaliyetleri memleketlerimize dönmeden önce belirlemiştik. Aile ile tanışma ve çocuğumuzla oynayacağımız bir tanışma oyunu, Wall-E filmini beraber izlemek, Michael Ende’nin Momo adlı kitabını okumak, oyun temelli öğrenme noktasında toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini çocuklarımıza kazandırabilmek adına Toplumsal Eşitlik Kiti kutu oyununu oynamak, yeşil yakalı olma bilincini kazandırabilmek adına fidan dikmek,yediğimiz meyvenin çekirdeğini toprağa gömmek , plastik şişe kullanımını azaltmak adına almış olduğumuz matarayı kullanılmış pilleri biriktirmeleri karşılığında onlara hediye etmek, hayvanlarla bağ kurabilmek için sokaklara mama ve su kapları koymak, müze gezisi ve piknik yapmak gibi faaliyetleri sırasıyla gerçekleştirdik.
Tüm bu deneyimlerin ışığında pandemi süreci ile beraber çocukluklarını yaşama hakları kesintiye uğramış olan, eğitim alma haklarına bile ulaşamayan, oyun oynayamayan, pandeminin ve ekonomik krizin derin çatlaklarını en net haliyle hisseden çocuklarımıza yeni bir bakış açısı ve fırsat sunabilmek ve yaşanan fırsat eşitsizliğini bir nebze de olsa tamir edebilmek adına projemize yeni bir soluk katmak istiyoruz. Onlara bilgisayar veya tablet temin ederek aynı zamanda da hızla dijitalleşen yeni dünya düzenine ayak uydurabilmeleri adına kod eğitimi vererek kendi oyunlarının kodlarını yazabilecek şekilde eğlenerek öğrenmelerini amaçlıyoruz. Çocuklarımızın dünya nimetlerinden faydalanmalarında üstün yararını gözetiyoruz ve diğer çocuklarla eş düzeye çıkarabilmek için çabalıyoruz.